Ben aslında Avustralya ya da Yeni Zelanda’ya gitme düşüncesiyle internetten birkaç acenteye mail atmıştım. A&F’ye mail atma sebebim web sayfalarında fiyat çizelgesinin olmasıydı. Kararım kesin ama gideceğim acente konusunda tereddütlerim vardı ( evet daha evvel bir kötü acente tecrübem vardı. Kötü derken gerçekten kötü diyorum ) neyse mail attım ve Esra ertesi gün beni aradı. İlk olarak sesi son derece sıcak ve ilgiliydi ki kendisiyle sanırım bir yarım saat kadar telefonda konuştuk. Sesindeki sıcaklık ve ilgiyi zaten yüz yüze görüşmemizde de tekrar hissettim. Neticede başka hiçbir acente ile görüşmedim çünkü aradığım ilgi ve ihtimamı fazlasıyla Esra ile gördüm. Bütçem ve yapmak istediklerim, istemediklerim konusunda görüştük. Kendisi bazı olumlu ve olumsuz yönleri benimle paylaştı. King’s i birlikte seçtik. Bournemouth güzel bir şehirdi ve yanında kaldığım ailede iyiydi bu bakımdan memnun kaldım. Okul benim levelım için uygundu. Dolayısıyla şunu düşünüyorum elindeki malzemeyle Esra güzel bir iş çıkardı ( saol Esra )
King’s in en büyük artısı seçtiği aileler sanırım. Benim çevremdekilerin pek çoğu ailelerinden şikâyetçiydi. Evleri yürüyerek 40-50 dk uzakta olanlar vardı ya da otobüsle gelenler ama benim şansıma harika bir ailenin yanında 6 ay boyunca kaldım ve evim şehir merkezine yürüyerek 10 dk okula ise 3 dk mesafedeydi. İlk 4 ay kadar İngiltere hakkında aslında pek bir şey bilmemenin cesaretiyle olsa gerek memnun kaldım.King’sin fiyatları biraz fazla ama buna karşılık yanında kaldığım aileden başka bir yerde rahat edebileceğimi ise hiç zannetmiyorum. Son derece sıcak ve saygılı bir aile ile 6 ay birlikte kaldım. Genel olarak öğrenciler birkaç ay sonra birlikte kalmaktan hoşlanacakları okuldan arkadaşları ile eve çıkıyorlar ya da bir ailenin evinin bir odasını kiralıyorlar. Yemek vs gibi şeyler kendilerine ait oluyor. Buna karşılık kalacak yer harici her şeyi kendi ceplerinden ödemek zorundalar. Ve eğer ki genellikle öyle aynı milletten kişilerse evde pratik yapamıyorlar kendi ana dilleri ile konuşuyorlar o yüzden bu yöntem bence pekiyi işlemiyor.
Bence öncelikle İngilizce eğitim alacaksanız okulunuza başka hangi milletten insanlarda gidiyor öğrenmelisiniz. Ben gittiğim dönemde King’sin öğrenci ağırlığı Kolombiya ve Korelilerden oluşuyordu ki her iki millet de eğlenmeyi ve İngilizce öğrenmeyi biz Türklerden daha iyi başarıyor. Genelde her okulda olduğu gibi milletler arası guruplaşmalar oluyor yani gideceğiniz okulda eliniz mahkûm ilk başlarda sizde Türklerle takılacaksınız velev ki Türkler değil de Avrupalıların okuduğu okul bulabilirseniz o zaman durum başka. King’s de eğitim genel olarak iyi, personel güler yüzlü ve eğlenceli bu bakımdan olumlu, ama en nihayetinde İngilizler eğitim turizmi alanında profesyonel, bu yüzden genel bir havadan çok işlerini ciddiye alıyorlar demek yerinde olur. Derslerde sıkılmıyorsunuz ama bazen akademik çizelgeye bağlı olarak level sınavlarını bekleme dönemi sıkıntılı ve demoralize edici olabiliyor. Zira sınavlar yaklaşırken genelde hocalar size eğlenceli zaman geçirtmeye çalışıyor. Kısaca eğleniyorsunuz ama zaman da su gibi akıyor. Bence King’s İngilizceye yeni başlayan ya da emekleme döneminde olanlar için harika. Sıkılmayacaksınız garanti veririm. Ama ileri seviyedeyseniz Upper Intermediate gibi ve zamanınız kısıtlıysa genel İngilizce yerine başka özel bir program alabilirsiniz. Okul yarım gün sabah 9 öğlen 12 30 arası ve 13 30 ile 15 00 arası özel ilgi sınıfları var. Genelde konuşma ve yazma, derece sınavları üzerine de dersler var. Öğleden sonra kursları nispeten ekstra maliyet olmasına rağmen ucuz özellikle alt levellardaysanız 5. levelı görene kadar öğleden sonralarınızı İngilizce oyunlar oynayarak geçireceğinizi bilin.
Okulun hafta sonları paralı etkinlikleri oluyor. Yakın şehirlere günü birlik turlar gibi ve genelde £30 civarı. Gidiş dönüş rehberlik hizmeti veriyorlar.
Ailenin yanında kaldığınızdaysa sabah ve akşam yemekleri aileler tarafından veriliyor. Genel olarak ailelerle konuşarak hem o ülkenin kültürünü öğreniyorsunuz hem de aileler kimi zaman size mentörlük / danışmanlık yaparak sorunlarınızda yardımcı oluyor.
Şimdi tekrar gidecek olsam daha duyulmadık bir şehre giderim ama Londra’ya yakın bir yere. Hafta sonları Londra’ya gidip gelmesi kolay olsun. Ne şehre doyabildim ne de tam anlamıyla gezebildim ne kadar çok yeri var. Bunun haricinde Avrupalıların tercih ettiği bir okul seçerim. Ama Koreliler de enteresan aradan zaman geçmesine rağmen hala görüştüğüm Koreli arkadaşlarımda var zira.
Ben çok şanslıydım aileyle hiçbir sorun yaşamadım. . ( Not: öğrenci aileye kendini sevdirmeli aksi halde aile melek bile olsa yinede öğrenci ile ilgilenmez, insanın doğası böyle unutmayın!) Çevremde de ailelerle yaşayanlarla paylaştığımız deneyimler şöyle; kalacak odada başkalarının da olması, tek banyo, temizlik, hazır yemekler olması, ailelerin öğrenci ile fazla diyalog kurmaması, öğrencinin aileden izole olması. Aileler genelde haftalık olarak çamaşır yıkama ve internet için 5 pound alıyor. Bazı ailelerin günde yediğin ekmek dilimini bile adet bazında hesapladığını duymuştum ( O yüzden kimi zaman sevdiğiniz şeyleri aileden isteseniz de kendinizde bir şeyler almak zorunda kalabilirsiniz.)
Yanında kaldığım ailenin bana en çok yardımcı olduğu konular;
– Gidilecek, görülecek yerler konusunda fikir verme.
– Hastalık vs durumlarında yardımcı olma.
– Eğer evin annesi ( bazen babası da olabiliyor ) iyi yemek yapıyorsa farklı bir damak zevki tatma ( İtiraf ediyorum İngiliz yemeklerini çok sevdim)
– Kendinize ait odanız varsa mahremiyet ( benimkinin manzarası burnumda tütüyor desem )
– Aile ile samimiyet kurarsanız bolca pratik yapma ve yeni bir ülkede dostlar edinme şansı
– Aileye siz saygı gösterirseniz, aynı saygıyı göreceğinizden eminim. Zira İngilizler pek çok şey olabilir ama gördüğüm en centilmen insanlar emin olun. Hele yaşlı bir aile ya da bireyin yanına düştüyseniz ne mutlu!
Bournemouth genel olarak İngiltere’nin Antalya’sı desem yanlış olmaz herhalde. Ama orada Ruslar yok genel olarak gençlik her yere gidiyor Çok güzel parkları var ( genişlik ve büyüklük olarak burası ile kıyaslanamaz) spor aktiviteleri, publar, sinema, gece kulüpleri velhasıl ne ararsanız var. Ama bir Londra değil. Kışın 5 den sonra açık yer bulmak zor. Pazarları pek çok yer kapalı. O yüzden hafta sonları 2 saat uzaklıktaki Londra ya da diğer şehirlere günübirlik geziler yapılabilir ya da her gece bir kulüpte eğlenebilirsiniz. Nasıl canınız çekerse. Genel de okuldan sonra çıkışta zaten 3-5 kişi toplanıp bir yerlere ( genelde pub! sadece içki var diye düşünmeyin yiyecek, kahve vs ile sosyal bir ortam) kafeler vs de vakit geçirmek mümkün. Çevre kasaba ya da şehirlere günübirlik geziler de mümkün. Türkler her yerde! Emin olun…
Kraliyet düğünü için Londra’ya gittiğim hafta sonu iyi bir anıdır benim için. ( Hayır hayır bir kraliyet hayranı değilim. Sadece o havayı koklamak, o anı yaşamak istedim) neyse o gün yürümekten tam anlamıyla tabanlarım patlamıştı. Kendimize bir otel bulmak için Kingston’da girip çıktığımız otelleri unutamıyorum. Ertesi gün ise tüm Londra’yı gene baştanbaşa yürürken ellerimizdeki Primark poşetleri tıka basa dolu, ayaklarımız inim inim inlerken şehir turlamak kendi namıma unutulmaz bir deneyimdi.
Son sözler; İngiltere konum olarak Avrupa’ya ve Türkiye’ ye çok yakın. Hafta sonu ucuz bilet bulursanız gidip- gelmek mümkün. O yüzden İngiltere doğru ülke. Gittiğinizde tavsiye edebileceğim şey, mutlaka müzikale gidin, mutlaka Scotland’ı görün, açık hava müzesi gibi bir ülke, gezin ne olur. Müzeleri, parkları, insanları, mekânları ile büyüleyiciyi bir ülke. Giderseniz pişman olmazsınız emin olun. Elbette bir takım zorluklar karşınıza çıkacaktır ama bu da sizin için harika bir hayat deneyimi olacaktır. Döndüğünüzde kendinizi daha farklı ve daha olgun hissedeceğinize eminim.